Hastanemizde farklı ilgi alanlarına sahip kadro derinliği sayesinde, başta minimal invaziv cerrahi, acil cerrahi ve endokrin (meme, guatr bezi ve böbrek üstü bezi) cerrahisi ve obezite cerrahisi olmak üzere, gastrointestinal sistem (sindirim sistemi) cerrahisi ve hepato-pankreatikobiliyer (karaciğer, pankreas ve safra yolları) cerrahisinde öncü uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Kolon ve rektum (kalın bağırsak) hastalıkları konusunda tüm girişimler, en güncel teknolojiler kullanılarak yapılmaktadır. Özellikle, hemoroid (basur), fistül veya fissür (çatlak) gibi anal (makat) bölge rahatsızlıklarında hastalara çok geniş bir tedavi yelpazesi sunulmaktadır.
Genel Cerrahi Bölümü tarafından muayene, tetkik ve tedavisi gerçekleştirilebilecek hastalık gruplaması aşağıdaki şekildedir:
- Tiroid bezi hastalıkları (guatr, hipertiroidi)
- Meme kanseri ve memenin iyi huylu hastalıkları
- Yemek borusu kanseri ve iyi huylu hastalıkları
- Anorektal hastalıklar: Tümörler, hemoroid, anal fissür, fistül
- Safra kesesi ve yolları taşları ve tümörleri
- Karın duvarı ve kasık fıtıkları, ameliyat sonrası oluşan fıtıklar
- Travmalar ve acil cerrahi
- Mide kanseri
- İnce barsağın cerrahi hastalıkları, bağırsak tıkanmaları
- Kolon - rektum tümörleri, iltihabi hastalıkları
- Karaciğerin iyi ve kötü huylu tümörleri, kistleri
- Tıkanma sarılıkları
- Pankreas kist ve tümörleri
- Akut ve kronik pankreatitler
- Dalağın cerrahi hastalıkları
- Çeşitli yumuşak doku enfeksiyonları
- Laparoskopik ameliyatlar
Laparoskopi; karın içini, optik bir cihaz kullanarak gözlemlemektir. Bu cihaz 1 cm'lik göbek altı küçük bir kesiden karın içine yerleştirilir. Karın içini aydınlatarak, rahim, yumurtalık ve tüpleri ilgilendiren hastalık veya problemleri doğrudan gözlemleme ve de gerekirse aynı anda karın alt bölgesinde açılan 3 - 5 mm’lik deliklerden içeri sokulan yardımcı aletler ile tedavi olanağı da verir.
Laparoskopik cerrahide, karın duvarında açılan birkaç küçük delikten sokulan mikro-kamera aracılığı ile ameliyatlar, ekranda seyredilerek gerçekleştirilir.
Laparoskopik ameliyatların en önemli avantajları şunlardır:
- Ameliyat sırasında çok az kanama olur.
- Çok küçük bir yara izi kalır.
- Ameliyat sonrası ağrı çok az duyulur.
- Geniş kesiler olmadığından enfeksiyon oranı da daha düşüktür.
- İyileşme daha çabuk olduğu için iş güç kaybı en az düzeye iner.
- Hastanede kalış süresi kısadır (maksimum 1 gün).
- Uzun dönemde ameliyata bağlı bağırsak yapışıklığını önler.
Genel Cerrahi Kliniğimizde Fark Oluşturan Cerrahi Uygulamalarımız:
Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi) Cerrahisi
Obezite(Şişmanlık), kişinin yaş, cinsiyet ve boyu için beklenen ağırlığın üzerinde olmasıdır. Bu hastalığın ileri aşamalarında kişilerin maruz kaldığı aşırı kilolardan diyet, spor veya çeşitli ilaçlar ile kurtulması mümkün değildir. Bu hastalarda diyetle kaybedilen kiloların bir süre sonra yeniden geri alınması sıklıkla görülen bir problem haline gelmektedir. Günümüzde aşırı şişmanlık(morbid obezite) hastalığının cerrahi dışında etkin ve kalıcı tedavisi bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere obezite; hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, tip 2 şeker hastalığı, şeker direnci, osteoartrit (romatizma), uyku apne sendromu, depresyon, karaciğer yağlanması, karaciğer sirozu, safra kesesi taşı, inme/felç, bir takım cilt hastalıkları, ruhsal hastalıklar, astım, kas ve iskelet sistemi sorunları, prostat , meme, rahim ve kolon kanseri gelişimi açısından önemli bir risk faktörüdür.
Tüp mide (gastrik sleeve) ameliyatı laparoskopik (kapalı) olarak karnın üzerinde küçük delikler açılması ile bu deliklerden kamera yardımı ile midenin %80 ile %85 oranınında alınması ile gerçekleştirilmektedir. Midenin gıda alım kapasitesini azaltan (restriktif) bir ameliyat yöntemidir. Ameliyat kapalı yöntemle yapıldığı için hasta ağrı, fıtık ve yara yeri enfeksiyonu riskinden büyük ölçüde korunmuş olur. Bu ameliyat için uygun olan yaş aralığı 18 ile 65 olarak tercih edilmektedir.
Operasyon, midenin tepe kısmı, gövdesi ve alt bölgesinin belli bir kısmının alınması ile yapılır. Ameliyat sonrası hastalarımız 1-1.5 sene içerisinde mevcut kilolarının %40 ile %60 ını verebilmektedir. Örneğin 160 kg ile operasyona alınan bir hastanın 80-90 kg verme şansı vardır. Şeker hastalarının yaklaşık %80‘i , tansiyon hastalarının ise %60’ı kullandıkları ilaçları bırakmaktadır.
Önerilen bu hastalıklara sahip aşırı şişman (morbid obez) bireylerin vücutta kalıcı hasar oluşmadan önce ameliyat olmalarıdır. Bu ameliyat ortalama 1 saat sürmektedir. Tüp mide operasyonunun tekrar edilebilir (revizyon) olması , kendisini diğer obezite ameliyatlarından ayıran önemli bir özelliğidir. Diğer tip obezite ameliyatlarında hasta tekrar kilo alırsa ek cerrahi prosedür uygulamak çok zordur. Tüp mide operasyonu, vitamin ve mineral eksikliği gelişme riskinin az olması ile diğer bariatrik (obezite cerrahisi) metodlara oranla avantaj sağlamaktadır.
Ameliyata hazırlık süreci yaklaşık 1 gün sürmektedir. Ameliyat sonrası hastanede yatış süresi 3 gündür. Ameliyat sonrası yüksek riskli hastalar dışında, kişinin yoğun bakımda takibi gerekmemektedir. Hastalarımız günlük yaşantılarına ve iş hayatına yaklaşık 1 hafta içerisinde geri dönerler. Operasyondan sonra doktorumuzun belirlediği kişiye özel bir beslenme programı uygulanır.
Bu program ile kişi hızlı bir şekilde kilo verirken, aynı zamanda gerekli besin öğelerini de alarak sağlıklı bir diyet süreci yaşamış olur. Öncelikle sıvı gıdalar ile başlayan programımız daha sonra püreler, yumuşak ve normal katı gıdalar ile devam edip yaklaşık 5 hafta sonra hastamız normal beslenme düzenine dönmektedir.
Obezite Cerrahisinde Revizyon
Hastalar ilk uygulanan obezite cerrahisinden sonraki 18 ay içersinde fazla kilolarının %50 sinden daha azını kaybetmişse; İlk operasyona bağlı uzun veya geç dönemde komplikasyon gelişti ise ; Kilo verdikten sonra tekrar kilo aldı ise uygulanan ilk operasyon başarısız sayılır ve revizyon cerrahisi gündeme gelir. Bir çok bariatrik cerrah başarısızlığa uğramış kısıtlayıcı (restriktif) bir cerrahi işlemi, emilimi bozucu (malapsorbtif) veya kombine (kısıtlayıcı+ emilimi bozan) bir yönteme çevirmeyi tercih eder.
Tüp mide kıstlayıcı bir ameliyat olması yanında, ameliyat sonrasında GLP-1 ve peptid YY düzeylerini arttırdığı için metabolik yönden de metabolizmaya etki eder.Bu özelliği onu diğer kısıtlayıcı obezite ameliyatlarından ayırır. Bu metabolik etkilerinden dolayı başarısızlığa uğramış kısıtlayıcı operasyonlardan sonra uygulanabilecek revizyon cerrahi prosedürler arasında yerini almıştır(re-sleeve).
Revizyonel tüp mide operasyonu (re-sleeve) başarısızlığa uğramış veya komplike olan mide bandı, ilk tüp mide operasyonu sonrası midenin tekrar büyümesi durumunda ve duodenal switch /pankreatikobilier diversiyon operasyonlarından sonra uygun hastalarda revizyon cerrahisi için düşünülebilir bir yöntem haline gelmiştir.
Başarısız mide bandı sonrası revizyon cerrahisi genelde bant çıkarıldıktan 3-6 ay sonra önerilir. Revizyon için kullanılan gastrik (mide) bypass operasyonuna göre komplikasyonları daha az olduğu için ve sonuçları da tatmin edici olduğu için uygun hasta grubunda revizyon için tüp mide (re-sleeve) cerrahisi uygulanabilir.
Revizyonel Tüp Mide (re-sleeve) Endikasyonları:
• Mide bandı sonrası kilo alımı
• Mide bandına bağlı bir takım komplikasyonlar
• Revizyon gerekecek yüksek riskli hastalar
• İltahabi bağırsak hastalığı(özellikle Chron) olan obez hastalar
• İleri derecede bağırsak yapışıklığı olan hastalar
• Sigara tiryakileri
• Adolesan çağdaki morbid obez hastalar
• İleri yaş hastalar
• Obezite cerrahisi dışında 2. bir cerrahi işlem geçirmesi gerekebilecek hastalar
Ayarlanabilir mide bandı takıldıktan sonra yemek borusunda aşırı genişleme ile birlikte yemek borusu hareketleri bozulan hastalara bant çıkarıldıktan sonra revizyon cerrahisi olarak mide bypass ı uygulamak daha uygun olur.
İleri derecede reflüye bağlı aspirasyon pnömonisi , Barret özefagusu (reflüye bağlı yemek borusundaki sürekli iltahap nedeniyle yemek borusunun son kısmındaki hücrelerde değişiklik meydana gelmesi) ve reflüye bağlı kronik öksürüğü olan hastalarda revizyon cerrahisi amacıyla mide bypass ı yapmak gerekir.
Kısıtlayıcı cerrahi işlem sonrası (bant takılması,tüp mide vb….) metabolik sendromu geçmeyen hastalara mide bypass’ı uygulamak daha doğru olur. Tüp mide ameliyatı sonrası ciddi reflüsü ve mide darlığı olan hastalara revizyon için mide bypass ‘ı uygulamak gerekir. Yeme alışkanlığı bozuk olan veya yeme düzenine uyum sağlayamayan obez hastalara revizyon için tüp mide(re-sleeve) yerine mide bypass’ı yapmak daha uygundur.
Transit Bipartisyon Ameliyatı (Diyabet Cerrahisi)
Modern yaşama bağlı olarak glisemik indeksi yüksek gıdaların tüketimi artmaktadır. Buna bağlı olarak bağırsakların ilk kısmından şeker hastalığına neden olan bir takım hormonların salgılanımı artmakta iken; şeker hastalığını engelleyen ve bağırsağın son kısmından salgılanan hormonların salınımı azalmaktadır. Transit Bipartisyon ameliyatı şeker hastalığına neden olan bu hormonal dengesizliği önlemek amacıyla yapılan bir metabolik cerrahidir.
Transit Bipartisyon ameliyatı kapalı (laparoskopik) yöntemle yapılmaktadır. Operasyonun ilk aşamasında tüp mide yapılır. 2. aşamasında ince bağırsaklar alttan ilk önce 80 cm e kadar sayılarak işaretlenir , daha sonrasında sayıma devam edilerek 260. cm işaretlenir. İnce bağırsaklar 260. cm den ayrılır. Ayrılan alt parça getirilerek tüpleştirilmiş mideye bağlanır. Ayrılan üst parça ise daha önce işaretlenen 80. cm deki ince bağırsağa bağlanır. Besinlerin 1/3 ü normal yoldan geçmeye devam ederken , 2/3 ü ise mideye bağlanan ince bağırsak bölümünden geçmektedir.
Transit Bipartisyon ameliyatının amacı özellikle kilosu normale yakın veya normal olan (vücut kitle indeksi düşük) tip 2 şeker hastalarında şeker kontrolünü ilaçsız (insülin iğnesi ve/veya hap tedavisi olmadan) sağlamaktır. Transit Bipartisyon ameliyatlarında bir yandan şeker kontrolü sağlanırken diğer yandan da normal onikiparmak bağırsak anatomisi ve yapısı korunmuş olur. Böylece besinlerin 1/3 ü bu yoldan geçerek , vitamin, mineral ve besin emilim eksikliği önlenmiş olur..Böylece normal kilolu tip 2 şeker hastalarının çok fazla kilo vermesi engellenmiş olur; ayrıca ileride safra kesesi ve safra yollarına herhangi bir endoskopik girişim (ERCP gibi) yapılması gerekirse kolaylıkla uygulanabilir. Bu operasyon sonrası çoğu hastada vitamin ve mineral takviyesi gerekmez.
MEME CERRAHİSİ
ONKOPLASTİK Cerrahi Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Meme kanseri kadınlarda görülen en yaygın kanser türüdür. Her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanmaktadır. Ölümcüllüğünün giderek düşmesiyle beraber, meme kanseri tespit oranı giderek artmaktadır. Meme kanserinde erken tanı çok önemlidir. Bu sebeple de düzenli kontroller ihmal edilmemelidir.
Günümüzde hiçbir kadın kanser nedeniyle memesini kaybetmek zorunda değil. Son 15 yılda gelişen uygulamalar, hasta talepleri ve kanser tedavisine göre ayarlanmış ameliyat teknikleri ile artık kadınlar meme kanseri nedeniyle meme kayıpları yaşamak zorunda değil. Özellikle hastaların neredeyse yarısında meme koruyucu cerrahi yapmak mümkün. Memenin içinin boşaltılması dokunun tamamen alınması gereken hastalarda, aynı cerrahide onkoplastik tekniklerle yeni meme yapılandırılması mümkün.
Hastanemizde Meme koruyucu cerrahide, kanserli doku çevre sağlam doku ile birlikte alınır. Ancak bazı durumlarda parça halinde çıkartılan meme dokusunun yarattığı boşluk kozmetik olarak çökme veya deformasyon ile sonuçlanır. Bu durumlarda özel onkoplastik teknikler kullanılarak doku kaydırma, doku yerine koyma ilkeleriyle deformasyon en aza indirgenir.
Meme dokusunun tamamen alınması gereken tıbbi durumlarda ise kalıcı silikon protez kullanılarak yeni meme yapılandırılması gerçekleştirilir. Ayrıca hastanın anatomik yapısına, kanserin yerleşimine bağlı farklı durumlarda sırttan kas-deri adası alarak ya da karın bölgesinin kaslarını kullanarak yeni meme yapabilmekteyiz. Bu ameliyatların hepsini genelde aynı seansta yapıyoruz. Hasta böylece arka arkaya bir kaç ameliyat olmaktan kurtulabilmektedir.
Emsey Hospital Genel Cerrahi Kliniği Meme Sağlığı merkezimizde uzman hekimleriyle meme kanserinin tanı ve tedavisi, Onkoplastik cerrahi işlemleri aynı doku temizliği esnasında yapılmaktadır.
Laparoskopik fıtık cerrahisi
Karın duvarında insan bedenine özgü zayıf alanlarda ya da doğuştan veya daha sonra ameliyat, yaralanma gibi nedenlerle gelişen zayıflıklar sebebiyle fıtık gelişebilir. Fıtık hastada ağrı, sıkışma, fazlalık hissi ile sosyal hayatı zorlaştıran şekil bozukluğu ve hareket güçlüğü yapabilir. Tüm dünyada en çok yapılan genel cerrahi ameliyatı kasık fıtığı ameliyatlarıdır. Fıtığın en basit ve yaygın belirtisi elle fark edilen veya büyüdüğü zaman gözle de görülebilen şişliktir. Çoğunlukla karın kasları kasılı olmadığı ve kişi sırt üstü uzanınca fıtık kesesi içindekiler karın boşluğuna geri döner ve fıtık kaybolur. Ama fıtık boynunun dar olduğu ya da fıtık aşırı büyüdüğü zaman şişlik karın gevşeme durumunda bile küçülmeyebilir. Fıtık tedavisinde açık ya da kapalı onarımlar yapılabilmektedir. 3 delik açılarak karın içinden yapılan laparoskopik fıtık ameliyatlarında sentetik yama destek amaçlı kullanılır. Bu ameliyatta genel anestezi ile kişi tamamen uyutulur. Kısa ve uzun dönemde daha az iz bırakması, daha az ağrı olması ve daha erken normal hayata dönüş gibi avantajları vardır.
Özel Cihazla Ses Tellerini Koruyarak GUATR Ameliyatları Yapılabilmektedir
Tiroid bezinin aşırı büyümesi, alınan biyopside kanser şüphesi ya da kanser saptanması ya da zehirli guatr gibi nedenlerle tiroid bezinin ameliyat edilmesi gerekebilir. Bu ameliyatlarda ses tellerine giden sinirler hasar görebilir. Neyse ki kalıcı ses kısıklığının görülme ihtimali %1'den azdır. Bu oranı daha da düşürmek için özel cihazlar kullanılmaktadır. Ameliyat sırasında her iki tarafta yer alan ve ses tellerine giden sinirler intraoperatif nöromonitörizayon (Sinir cihazı) cihazı ile bulunabilir. Her tiroid bezi ameliyatında bu cihaz kullanılmaktadır.
Ekleme Tarihi:
1.03.2024
Güncelleme Tarihi:
1.03.2024
Emsey Tıbbı Yayın Kurulu